top of page


SİNAN SÖYLER NEY ATÖLYESİ
NEY HAKKINDA
 

output-onlinepngtools (1).png


Ney'in Yapısı ve Özellikleri
 

Ney; Boyu 5m'ye kalınlıgı 6cm'ye kadar ulaşabilen, adına Kargı denilen bir çeşit budaklı sazlık kamışından yapılır. Bu kamışın Latince ismi Arundo Donax'tır. Sıcak ve sulak yerlerde yetişen bu bitki Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya'ya özgü bir bitkidir. Türkiye'de Güneydoğu, Akdeniz ve Ege bölgelerinde yetişir. Ayrıca İran, Mısır (Nil nehri civarı), Suriye (Asi nehri civarı) ve Kıbrıs'tan (güney ve kuzey) çokca Ney'lik kamış toplanmaktadır.
 

Türk Ney'i, Arap Ney'i ve İran Ney'i diye bilinen 3 ana tarz Ney vardır. Türk ve Arap Ney'lerinde önde 6 arkada 1 yani toplam 7 delik varken, İran Ney'lerinde sadece 6 delik bulunur. Perde ve ölçü olarak Türk ve Arap Ney'leri birbirine benzerken Arap Ney'lerinde Si daha diktir.

 

Türk ve Arap Ney'leri aynı şekilde üflenirken İran Ney'leri diğer Türk toplumlarında kullanılan Ney türevlerinde olduğu gibi dudak ve diş kombinasyonu ile üflenir.

 

Türk Ney'lerinde son yüzyıllarda eklenmiş üflemeyi kolaylaştırıcı önemli bir bölüm de Başpare denilen aparattır. Başpareler Manda Boynuzu, ya da Şimşir gibi bazı sert ağaçlardan yapılır. Son zamanlarda yaygınlaşan Delrin denilen bir cins sert plastikten de yapılmaktadır. Başpareye güzel bir görünüm vermek için Kehribar, Fildişi, ve benzeri değerli malzemeden kakma da yapılmaktadır. Hatta bazı ustalar Epoxy karışımından da Başpare yapmaktadırlar. Ancak Epoxy kanserojen bir maddedir ve hernekadar başparenize hoş bir görünüm verse de kesinlikle kullanılmamalıdır. Alt kalite neylerin başparelerinde normal plastik, PVC gibi malzemeler de kullanılmakla birlikte bir profesyonel için sayılan ilk üç malzeme önerilmektedir. Kullanılan kamış kadar kullanılan malzeme de Ney fiyatları üzerinde etkilidir. 

 

Yine Türk Ney'lerinde kamışın iki ucunun zarar görmemesi için bu uçlara Parazvane denilen metal yüzükler yerleştirilir. Bu parazvaneler için genelde gümüş, pirinç ya da bafon (alpaka) metalleri tercih edilir. 

Ney'e hoş bir görüntü vermek için boğumlarına gümüş ve benzeri metal tellerden Sarma da yapılmaktadır. Yine dekoratif amaçlı hat veya resimler de Ney üzerine yakılarak veya mine ile işlenmektedir. Sinan Söyler Ney Atölyesi olarak ilk defa Ney üzerine Sedef Kakma Hat ugulamasını yapmış olmaktan da gurur duyuyoruz. Kendisi bir el sanatı olan Ney üzerinde Hat, Oyma, ve Sedef Kakma sanatlarının kullanılması ile meydana gelen özel yapım Ney örneğini fotoğrafta görebilirsiniz.


Ney Akordları ve İsimleri
 

Akordlarına göre çeşitli boylarda olan Ney, genel kanıya göre akordun tam olarak sağlanabilmesi için 9 boğumlu kamışlardan yapılır. Makbul olan bu boğumların her birinin birbirine eşit olmasıdır ki böyle bir kamışın sazlıkta bulunması çok enderdir. Bu sebeple Ney yapımcıları boğum aralıkları eşit olmayan kamışları da kullanmak zorundadırlar. Bu durumda perde deliklerini açarken Kaydırma denilen bir yöntem kullanarak Ney'in akordunu istenilen frekanslarda ayarlamaktadırlar. Bu sebeple aynı tür iki neyin işçiği birbirini tutmayacağı gibi, sesin akordu kamışın etli kısmının kalınlığına ve çapına bağlıdır. Ustalar hangi kamıştan hangi akort Ney yapılacağına kamış üzerindeki boğum aralıklarına ve kamışın kalınlığına göre karar verirler. Her kamış farklı ölçü ve nitelikte olduğundan sabit bir şablonun her Ney için aynı olması imkansızdır. O nedenle, Ney açan ustanın kendisinin de bir Neyzen olması gayet mühimdir. Neyi açan usta kendisi de Neyzen ise ancak o zaman doğru akordu belirleyebilir. İdeal ölçülerde, akort ve tonda bir neyin fiyatı bu yüzden yüksektir. 
 

Profesyonel kalitede bir Neyde aranacak özellikler; kamışın sarı parlak renkli, yüzeyinin tırtıksız, ve sık lifli olması, çok kalın ya da ince olmaması, boğum boylarının mümkün olduğu kadar eşit ve boğum genişliklerinin yukarıdan aşağı doğru orantılı biçimde azalmasıdır. Neyin kalın veya ince olması, inebildiği en kalın yani Pes sesi ve çıkabildiği en ince yani Tiz sesleri etkilemektedir.​​

Ney'ler akortlarına göre isimler alır. Başlıca 12 çeşit Tam Ney vardır. Kısadan uzuna doğru 7 adet olan ve tam ses veren Ana Ahenk Ney, 5 çeşit olan ve Ana Ahenk Ney'lerin yarım ses tizini veren Ara Ahenk (Mabeyn) Ney'ler. Bunlara ilaveten bir de hem Ana Ahenk hem de Ara Ahenk Ney'lerin 1 oktav tizini veren, açıldığı akord Ney'in tam yarısı boyunda olan Nisfiye Ney'ler vardır. (Nısf Arapça yarım demektir). Nisfiye Ney'ler boyut itibarı ile yarım olduklarından üflenebilen en küçük Nisfiye Ney; Kız Nisfiye Ney'dir. Daha ufağı yapılmaz. Bu sebeple Nisfiye Ney'ler 8 adettir. Buna göre toplamda akort ve boylarına göre 20 çeşit Ney vardır demek mümkündür. Ancak Transpoze yapılabildiği üzere bütün bu Ney çeşitlerini bulundurmak gibi bir zorunluluk yoktur. Bu Neylerin isimleri ve ses aralıkları aşağıdaki fotoğraftaki gibidir. Neylerin yapımında kullanılan şablondaki uzunluklar yaklaşık ölçülerdir. Kamış çapına ve hacmine bağlı olarak bu oranlar artı ya da eksi değişkenlik gösterirler. Neylerin boyları uzadıkça ses elde edilmesi, kontrolü ve parmakların perdelere rahatça ulaşıp kıvrak hareket edebilmesi zorlaşmaktadır. Bu nedenle Ney'e yeni başlayacak bir kişiye Mansur Ney veya Kız Ney gibi orta-üst uzunlukta Ney'ler tavsiye edilmektedir. Bu neylerde hakimiyet sağlayan kişi daha kısa neylerde kolayca başarılı olabilir. Şah Ney günümüzde bazı usta Neyzenler tarafından solo olarak kullanılmakta, Davud Ney çok nadiren kullanılmakta, Davud-Bolahenk Mabeyni ile Bolahenk Neyler ise çok uzun oldukları için hemen hemen hiç kullanılmamaktadırlar.

 

1761 - 1808 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'na padişahlık yapmış Sultan 3. Selim kendisi de bir müzisyen olmakla beraber besteleri günümüzde dahi çalınan iyi bir bestekardı da. Sultan kendi döneminde sazende meclislerinde genelde icra edilen Ney akortlarının büyük olduklarını, bu sebeple çocuklar ve hanımlar tarafından tutuş zorluğu yaşandığı, sonuç olarak çocuklar ve hanımlar arasında bu enstrümanın icra edilemediğini görerek saray sazendelerine standart ve ufak ebatta bir ney perde sistemi üzerine çalışmalarını salık vermiş bu şekilde ortaya karar sesi naturel Si olan Kız Ney yapılmıştır. Günümüzde Neyzenler genellikle Mansur, Kız, Yıldız, Müstahsen, Süpürde ve Bolahenk Nisfiye Neyler ile icra yapmaktadırlar.​​

Türk Müziği perde isimlerinin Batı Müziği'ndeki karşılıkları Mansur Ney ahengine göre belirtilir. Günümüzde Mansur Ney ahengi Batı türü nota yazımına temel alınıyor ve Solfej yaparken kullanılıyor. Türk Müziği'nde perdeler, değişik ses düzeylerinde (ahenklerde) icra edilebilirler. Her ahenk, o ahengi icra eden Ney türünün adıyla anılır. Ney'lerin ahengi La perdelerinden çıkan sesin La akort olarak temel alınan Mansur Ney'de karşılık geldiği Batı notası ile belirtilir. Daha anlaşılır söylemek gerekir ise:

Elinize bir Mansur Ney alıp Dügah perdesine üflerseniz çıkan sesten La notasını alırsınız, haliyle Mansur Ney'e La akort denir.

Elinize bir Kız Ney aldığınızda Dügah perdesinden çıkan ses değeri Kız Ney'e göre La notasıdır ancak çıkan bu ses La akord olan Mansur Ney üzerinde Si notasını veren sese karşılık gelir. Bu sebeple Kız Ney için Si akort deriz. 

Aynı şekilde Süpürde Ney ile Dügah perdesinden aldığınız ses Süpürde Ney üzerinde La notası iken bu ses Mansur Ney'de Re notasına denk gelir, bu yüzden Süpürde Ney Re akort diye adlandırılır.

Yine elinize bir Bolahenk Nisfiye Ney alıp Dügah yani La üflerseniz aslında çıkan ses Mansur Ney üzerinde Mi notasına denk geleceği için Bolahenk Nisfiye Ney Mi Akort diye adlandırılır.

Bu yüzden ahengi doğru ayarlamak için sazendeler birbirlerine ''La ver'' tabirini kullanır ve enstrümanlarını La perdesinden alacakları sese göre birbirlerine uygun ahenge ayarlarlar.


Türk Müziği ve Batı Müziği
Aralarındaki Temel Farklar

 

Türk Müziği ses sistemi ve Batı Müziği ses sistemi arasındaki farklar pek çok kimse tarafından ortaya koyularak izah edilmeye çalışılmıştır. Ancak bazı yerlerde bu farklar basite indirgenerek sanki sadece ilk perdenin Do, La ya da Re olmasından ibaretmiş gibi izah edilmiş, sonuç olarak tamamen yanlış bir algıl yaratılmıştır.

Halbuki Türk Müziği belirli Koma Değerleri üzerine oturtulmuş, eşit aralıklı olmayan, 24 sesten oluşur. Yani 1 oktav 24 eşit olmayan parçaya bölünmüştür. Bu, birbiriyle harmonik uyumluluk (oransal-pisagor uyumluluğu) sağlayan en uygun seslerin elde edildiği 53 koma esasına dayanan matematiksel bir modeldir.

 

Batı Müziği son yüzyılda getirdikleri Tampere sistemi sonucunda ise bir oktavda eşit aralıklı 12 ses bulundurur. Tampere sistem Batı Müziği'nin temelini oluşturur ve koma seslerin kullanılmadığı kalıpların tümü bu sistem içine girer.  Örnek olarak Batı Müziği'ndeki Küçük İkili aralık Türk Müziği'nde 4 komadır. Batı Müziği'ndeki Büyük İkili aralık ise 9 komadır. Örnek verirsek; Tampere sistemde Mi (E) ve Fa (F) notalarının arasında hiçbir nota olmazken Türk Müziği'nde bu iki notanın arasında 4 nota daha vardır. Batı Müziği'nde bir Sekizli aralık (Oktav) 12 eşit parçaya ayrılırken yukarıda da belirttiğimiz gibi Türk Müziği'nde 24 eşit olmayan parçaya ayrılır. Bugün Batı Müziği'nde kullanılan müzik aletlerinin tümü bu sisteme göre imal edilmektedir. Burada kullanılan ses aralıkları oransal değil 2 tabanına göre logaritmiktir.

 

Batı notalarının yanına sağ alta sayılar koyarız, bu sayı notanın ait olduğu sekizliyi gösterir. Bazı notalarda bunu izleyen # , d gibi işaretler ise arızaları gösteriyor: # işareti (yaklaşık olarak) bir tam ses aralığının 4/9'u ölçüsünde diyez (bakiyye diyezi), d (yine yaklaşık olarak) bir tam ses aralığının 1/9'u ölçüsünde bemol (koma bemolü), Geveşt, Mâhûr ve Tiz Mâhûr'daki #5 ise (yine yaklaşık olarak) bir tam ses aralığının 5/9'u ölçüsünde diyez (mücennep diyezi) anlamına geliyor. Bugün yaygın olarak kullanım gören anlayışa göre Türk Müziği'nde arızaları ölçme birimi, tam ses aralığının 1/9'udur ve "koma" adını alır.

Do, Re, Mi, Fa... nota adları ilk kez İtalya'da kullanılmıştır ve bizde de bu şekilde tanınmıştır. Ancak bunun yanısıra başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere bir sıra Batı ülkesinde notalar C, D, E gibi harflerle de gösterilirler.

 

Bu iki sistemde hem ses aralıkları hem de perde sayıları farklıdır. Örneğin bir Tanbur'la bir Gitar'ı aynı akorda getirmek  matematiksel olarak mümkün değildir. Ancak birkaç perde kabul edilebilir hata dahilinde hemen hemen aynı sesi verebilirler. Bu da aslında birlikte çalmak için yeterli değildir. Oysa Türk Müziği Batı Müziği'ne kıyasla çok daha zengindir. Evet, malesef Batılı Müzisyenler Türk Müziği dinlediklerinde arıza sesleri detone olarak algılar halbuki detone yoktur, aksine o nota değeri Batı Müzik sisteminde olmadığı için Batılı müzisyenler bu melodiyi tanımlamakta yetersiz kalır. Bunun ispatı da Batılı bir Müsizyene bir Batı enstrümanı ile Uşşak Makamı bir eser icra etmesini söylediğinizde ortaya çıkar. Bu noktada şu soru akla gelebilir: Peki nasıl oluyor da hergün orkestralarda bağlamayla gitarı, kanunla piyanoyu birlikte çalıyorlar ve biz uyumsuzluğu anlamıyoruz?

Çünki Türk Müziği sazları günden güne Batı Müziği sazlarına uyarlanarak imal ediliyor. Örneğin günümüzde bir bağlamanın perdeleri gitar gibi 12 sesi de eşit aralıkta verecek şekilde imal ediliyor. Ama 24 perdeli eski Türk sistemi gibi ses elde edebilmek için perde  aralarına eşit aralıklı ikinci diyez ve bemoller yerleştiriliyor. Bu da interpolasyonla yapılıyor. Sonuç ise geleneksel Türk bağlaması yerine Batı tarzı yeni bir bağlama türü var karşımızda. Muhtemelen de birçok saz malesef bu durumda.

 

Ney üzerinde notaların yerleri.jpg

 

 

Ney, icra olanakları açısından zengin ve teknik yönden güçlü bir çalgıdır. Ney'den sağlıklı bir ses çıkarılması bu çalgıya yeni başlayan birinin karşılaşacağı ilk engeldir. Kişisel seçime bağlı olarak sağ ya da sol üflemeyi seçtikten sonra Neyzen adayının kendi dudak ve diş yapısına uygun dudak pozisyonunu ve üfleme açısını deneme yanılma yoluyla bulması ve bu pozisyonu pürüzsüz bir ses çıkartacak şekilde oturtması ilk aşamada kazanılması gereken bir beceridir. Bu sebeple Ney'den çıkarılması en kolay ses olan "Neva" (Re) sesi yani bütün parmaklar açık iken çıkarılabilen en pes ses üzerine yoğunlaşılmalıdır.
Daha sonra perdeler gittikçe kapatılarak Pest seslere doğru "Nim hicaz" (Do diez), "Çargah" (Do), "Segah" (Si), "Kürdi" (Si bemol), "Dügah" (La) ve "Rast" (Sol) sesleri sürekli üflemek suretiyle oturtulmalı, her durumda hatasız çıkartılabilir hale getirilmelidir. Bu aşamadan sonra Neyzen adayı zor yolu seçerek Dem Sesler denilen ve "Acem Aşiran" perdesinden aşağıya doğru pestleşen perdelere yoğunlaşabilir ya da "Neva"dan Tiz perdeleri ekleyerek ses üflemeye devam edebilir.

Deliklerin belli ölçülerde kapatılması ve üfleme açısının içe veya dışa çevrilmesi ile Türk Sanat Müziği'ndeki 9 komalık sistemde bulunan ara sesler icra edilebilmektedir.

Ney'de eser icra edilmesi, aşılması kişinin yeteneğine göre ortalama iki, üç ya da dört yıl süren teknik zorlukların ortadan kalkmasından sonra anlam kazanır. Çünkü teknik zorlukları aşmamış bir Neyzen adayının ses rengi, müzikalite, nüanslar ve ney tavrı gibi ileri aşama noktalarda başarı göstermesi beklenemez. Bu süreç geride kalana kadar bazı icrası kolay eserler etüd olarak çalışılabilir.

Ney keman gibi perdesiz bir çalgıdır; Yani nefes ve parmakların ince ayarlı hareketleriyle belli aradaki her frekansı üretebilir. Hangi frekansı çıkaracağını kulağıyla bilmeyenler zorlanacaktır. Öğrenilmesi bu yüzden güç bir çalgı olduğu için müzik konusunda yeteri kadar bilgi ve beceri birikimi olmayan birinin mutlaka bir eğitmen gözetiminde çalışması gerekir.

Ney perdesiz yani ara sesleri de çıkartabilen bir çalgıdır. Dolayısıyla Ney ile Klasik Osmanlı Müziği yanında Batı Müziği, Popüler Müzik, Caz Müziği, Halk Müziği gibi pek çok türün ses sistemleri de icra edilebilir. Ney'de Transpoze ya da Transpozisyon (Göçürüm) farklı boylarda Ney'lerin eserin ahengine (tonuna) göre seçilmesi yoluyla ya da Neyzenin çok zor olan dudak Transpozisyonunu da icra etmesiyle elde edilir. Ancak Transpozisyona geçmeden önce Ney'i üflediğinizde seslerin tam kararında ve doğru çıkarılması gerekir. 
Ney'de sesler, dem ses denilen temel sesler ve bunların doğuşkanlarından elde edilir. Perde olarak da adlandırılan delikler nefesin çıkacağı noktaları belirtip neyin iç kısmındaki hava sütununun uzunluğunu tayin ederler. Üfleme şiddetine göre aynı perdeden doğuşkanlar sırasına göre pek çok ses elde edilir. En hafif üflemede önce sesin kendisi ya da temel ses, biraz daha şiddetli üflendiğinde onun sekizlisi yani 1 oktav üstü, daha sonra bir önceki sesin beşlisi ve son olarak da aynı oktavın sekizlisi en çok kullanılan sesleri oluşturur. Bundan daha şiddeti üflendiğinde çıkan tüm sesler bir Pisagor koması pes çıkacağı için dik düşünülerek üflenmelidir.
Böylece Kaba Rast'tan Tiz Neva'ya kadar iki buçuk oktav olan ses sahası, üç oktava yakın bir noktaya kadar genişletilebilir. Tampere sisteminde icra edilirken perdelere yarım basma ya da dudak - başpare açısını değiştirme gibi yöntemler uygulanır.

 


Ney Hakkında Herşey
 

bottom of page